MONDROS MÜTAREKESİ (30 EKİM 1918)
Osmanlı Devleti’nin Mütarekeyi İmzalama Sebepleri:
1-Osmanlı Devleti’nin savaşacak gücünün kalmaması
2-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi sonucunda Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısının
kesilmesi
3-Wilson Prensiplerinden cesaret alınması
4-Güney cephelerinin çökmesi
5-Savaş taraftarı olan İttihat ve Terakki Partisi’nin ülkeyi terk etmesi sonucunda başa Hürriyet ve
İtilaf Fırkasının gelmesi.
Mondros Mütarekesi; 30 Ekim 1918’de Osmanlı adına Bahriye Nazırı Rauf Orbay ile İtilaf
Devletleri adına İngiliz Amirali Caltrop arasında Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda
Agamemnon Zırhlısı’nda imzalanmıştır.
Bazı Maddeleri (Tamamı 25 maddedir):
1-Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında istedikleri stratejik bir
bölgeyi işgal edebilecektir.(7.Madde)
a- Mütarekenin en önemli maddesi 7. maddedir.
b-Bu madde İtilaf Devletlerinin Anadolu’da yaptıkları işgallerin hukuki dayanağı olmuştur.
c-İtilaf Devletleri bu maddeyi ateşkese koyarak Wilson ilkelerine ters düşmekten
kurtulmuşlardır.
4-Bu madde Osmanlı ülkesini işgale açık hale getirip ülke bütünlüğünü bozmuştur.
2-Doğu Anadolu’da altı ilde (Vilayet-i Sitte: Erzurum, Van, Elazığ, Sivas, Bitlis, Diyarbakır) bir
karışıklık çıktığında İtilaf Devletleri bu illerin herhangi birini işgal edebilecektir.(24.Madde)
Bu madde anlaşma devletlerinin Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni Devleti kurma
projelerinin en önemli göstergesidir.
3-Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışındaki Osmanlı orduları terhis edilecek;
ayrıca orduya ait cephane, taşıtlar ve donanma anlaşma devletlerine bırakılacaktır.
Böylece Osmanlı Devleti yapılacak işgaller karşısında savunmasız hale getirilmeye
çalışılmıştır. Bu madde Anadolu’nun işgal edileceğini gösterir.
4-İran ve Kafkasya’daki Osmanlı birlikleri geri çekilecek. Kuzey Afrika ve Orta Doğu da bulunan
Osmanlı askerî birlikleri en yakın itilaf devletine teslim olacaktır.
5-Ermenilerle İtilaf Devletlerinden alınan esirler serbest bırakılacak; Türk esirler İtilaf Devletlerinin
denetiminde kalacaktır.
Bu durum devletlerin eşitliği ilkesine aykırıdır.
6-Haberleşme ve Ulaşıma ait bütün araç-gereçler anlaşma devletinin denetiminde bırakılacaktır.
a-Böylece, işgalci devletlere karşı topyekûn bir mücadelenin Türkler tarafından başlatılması
engellenmeye çalışılmıştır.
b-Bu durum bölgesel direniş hareketlerinin vatanın bütününe yönelik hale getirilmesini kısa
bir için de olsa geciktirmiştir.
c-Bu madde işgallerin başlayacağını gösterir.
7-Limanlar, Toros Tünelleri, tersaneler ve demir yolları anlaşma devletlerine bırakılacak
8-Anlaşma devletleri akaryakıt ve kömür ihtiyaçlarını Osmanlı devletinden karşılayacak ve bu maddeler
ihraç edilmeyecektir.
Anlaşma devletleri bu tür maddelerle Osmanlı Devleti’nin ekonomik bağımsızlığını ortadan
kaldırmış ve Osmanlı Devleti’ni ekonomik bakımdan kendilerine bağımlı hale getirmeye
çalışmışlardır.
9-Boğazlar İtilaf devletlerinin işgalinde olacaktır.
Bu madde Osmanlı Devleti’nin boğazlar üzerindeki egemenliğini sona erdirdiği gibi;
İstanbul’u güvenliksiz hale getirdi ve Anadolu ile Rumeli’nin bağlantısını kesti.
10-Batum işgal edilecektir.
İngiltere bu madde ile Kafkasya’yı işgal ederek Osmanlı ile Rusya’nın bağlantısını kesmek
istemiştir.
11-Osmanlı Devleti, ittifak grubu ile ilişkilerini kesecektir.
Mondros Mütarekesi’nin Önemi:
a-Osmanlı Devleti İtilaf devletlerine teslim olmuştur.
b-Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
c-Gizli antlaşmaların uygulama safhası başlamıştır.
d-Millî cemiyetler kurulmuştur.
e-Mütarekeyi imzalayan Rauf Orbay’ın başarılı profili zedelendi.
-Mütarekenin imzalandığı tarihte Mustafa Kemal Suriye’dedir.
-Gizli antlaşmaların var olması mütarekenin ağır şartlar taşımasında etkili oldu
9 Temmuz 2016 Cumartesi
II. BALKAN SAVAŞI Savaşın Nedenleri
II. BALKAN SAVAŞI
Savaşın Nedenleri
1 -Bulgaristan’ın I. Balkan Savaşı sonucunda en büyük payı alması (Özellikle Makedonya üzerindeki anlaşmazlıklar) ve Ege Denizi’ne ulaşmasından dolayı Balkan devletlerinin aralarında anlaşmazlığa düşmesi.
2 -Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne kadar genişlemesini Yunanistan’ın uygun görmeyişi.
3 -Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle meydana gelen otorite boşluğu 9 Yunanistan’ın çalışmaları sonucunda Sırbistan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan’a karşı birleşmiştir. Bulgaristan’ın zor durumda olduğunu gören Enver Paşa harekete geçerek, Edirne ve Kırklareli’ni Bulgarlardan almıştır. II. Balkan Savaşı sonucunda Bulgaristan yenildi.
Savaş Sonucunda Yapılan Antlaşmalar
1-Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913): Balkan devletleri arasında yapılmıştır.
-Bulgaristan I. Balkan Savaşı’nda aldığı toprakların büyük bir kısmını kaybetti.
-Bükreş Antlaşması Balkanlarda huzuru sağlayamadı.
-Bu antlaşmaya Osmanlı Devleti katılmadı.
-Bulgaristan Ege Denizi ile bağlantısını devam ettirdi.
-İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913) İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalandı.
-Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi.
-Edirne, Kırklareli Dimetoka ve Kırkağaç Osmanlı Devletinde kaldı. 3-Bulgaristan’daki Türklerin yasal hakları garanti altına alındı.
-Bulgaristan’daki Türklerin; isterlerse dört yıl içerisinde Türkiye’ ye göç edebilecekleri kararlaştırıldı. Genel sonuçlar 1-Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmedi.
-Bugünkü Türk-Bulgar sınırı yaklaşık olarak çizildi. 3-Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı öncesinde; savaş esnasında Bulgaristan üzerinden Almanya ile kara bağlantısı kurabilmek için Dimetoka’yı Bulgaristan’a bıraktı.
-Atina Antlaşması (14 Kasım 1913):
Atina Antlaşması Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalandı.
1-Yunanistan’daki Türklerin hakları güvence altına alındı.
2-Yanya, Girit ve Selanik Yunanistan’a bırakıldı.
3-Ege Adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı. !! Büyük devletler 16 Kasım 1913’te aldıkları karar ile İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki Ege Adalarını Yunanistan’a, On İki Ada’yı da İtalyanlara verdiler. 10
4-İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914): İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında imzalandı. Osmanlı Devleti’nin Sırbistan ile sınırı olmadığı için; bu antlaşma ile yalnızca Sırbistan’da kalan Türklerin hakları görü- şüldü. II. Balkan Savaşı’nın Sonuçları
1-Balkanlar’da azınlık durumuna düşen Türklerin hakları imzalanan antlaşmalarla güvence altına alındı
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’dan geri alındı.
3-Bulgaristan mağlubiyetini telafi etmek için I. Dünya Savaşı’na girdi.
Açıklamalar:
1-İttihat ve Terakki Partisi savaştan sonra; orduyu, gençleştirmek ve Almanya’dan subaylar getirerek modernize etmek için harekete geçtiyse de; I. Dünya Savaşı başladığı için bu düşünce sonuçsuz kaldı.
2-Mustafa Kemal Edirne’nin kurtuluşuna katılmıştır
3-Arnavutluk, Balkan Savaşları’na katılmamıştır
4-Balkan Savaşlarından sonra Balkanlarda Rusya, Osmanlı yerine Avusturya ile karşı karşıya geldi
5-Osmanlı Devleti’nin Almanya’dan faydalanarak orduyu ıslah etmek istemesi Osmanlı ile Almanya’yı birbirine daha fazla yaklaştırmıştır.
6-Türk ordusu II. Balkan Savaşı’nda sadece Bulgaristan ile savaşmıştır
7-II. Balkan Savaşı esnasında Avrupalı devletlerin tepkisinden çekindiği için Osmanlı ordusu Meriç’in batısına geçmemiştir.
8-Balkan Savaşları Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesinde etkili olmuştur.
1 -Bulgaristan’ın I. Balkan Savaşı sonucunda en büyük payı alması (Özellikle Makedonya üzerindeki anlaşmazlıklar) ve Ege Denizi’ne ulaşmasından dolayı Balkan devletlerinin aralarında anlaşmazlığa düşmesi.
2 -Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne kadar genişlemesini Yunanistan’ın uygun görmeyişi.
3 -Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle meydana gelen otorite boşluğu 9 Yunanistan’ın çalışmaları sonucunda Sırbistan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan’a karşı birleşmiştir. Bulgaristan’ın zor durumda olduğunu gören Enver Paşa harekete geçerek, Edirne ve Kırklareli’ni Bulgarlardan almıştır. II. Balkan Savaşı sonucunda Bulgaristan yenildi.
Savaş Sonucunda Yapılan Antlaşmalar
1-Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913): Balkan devletleri arasında yapılmıştır.
-Bulgaristan I. Balkan Savaşı’nda aldığı toprakların büyük bir kısmını kaybetti.
-Bükreş Antlaşması Balkanlarda huzuru sağlayamadı.
-Bu antlaşmaya Osmanlı Devleti katılmadı.
-Bulgaristan Ege Denizi ile bağlantısını devam ettirdi.
-İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913) İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalandı.
-Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi.
-Edirne, Kırklareli Dimetoka ve Kırkağaç Osmanlı Devletinde kaldı. 3-Bulgaristan’daki Türklerin yasal hakları garanti altına alındı.
-Bulgaristan’daki Türklerin; isterlerse dört yıl içerisinde Türkiye’ ye göç edebilecekleri kararlaştırıldı. Genel sonuçlar 1-Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmedi.
-Bugünkü Türk-Bulgar sınırı yaklaşık olarak çizildi. 3-Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı öncesinde; savaş esnasında Bulgaristan üzerinden Almanya ile kara bağlantısı kurabilmek için Dimetoka’yı Bulgaristan’a bıraktı.
-Atina Antlaşması (14 Kasım 1913):
Atina Antlaşması Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalandı.
1-Yunanistan’daki Türklerin hakları güvence altına alındı.
2-Yanya, Girit ve Selanik Yunanistan’a bırakıldı.
3-Ege Adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı. !! Büyük devletler 16 Kasım 1913’te aldıkları karar ile İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki Ege Adalarını Yunanistan’a, On İki Ada’yı da İtalyanlara verdiler. 10
4-İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914): İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında imzalandı. Osmanlı Devleti’nin Sırbistan ile sınırı olmadığı için; bu antlaşma ile yalnızca Sırbistan’da kalan Türklerin hakları görü- şüldü. II. Balkan Savaşı’nın Sonuçları
1-Balkanlar’da azınlık durumuna düşen Türklerin hakları imzalanan antlaşmalarla güvence altına alındı
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’dan geri alındı.
3-Bulgaristan mağlubiyetini telafi etmek için I. Dünya Savaşı’na girdi.
Açıklamalar:
1-İttihat ve Terakki Partisi savaştan sonra; orduyu, gençleştirmek ve Almanya’dan subaylar getirerek modernize etmek için harekete geçtiyse de; I. Dünya Savaşı başladığı için bu düşünce sonuçsuz kaldı.
2-Mustafa Kemal Edirne’nin kurtuluşuna katılmıştır
3-Arnavutluk, Balkan Savaşları’na katılmamıştır
4-Balkan Savaşlarından sonra Balkanlarda Rusya, Osmanlı yerine Avusturya ile karşı karşıya geldi
5-Osmanlı Devleti’nin Almanya’dan faydalanarak orduyu ıslah etmek istemesi Osmanlı ile Almanya’yı birbirine daha fazla yaklaştırmıştır.
6-Türk ordusu II. Balkan Savaşı’nda sadece Bulgaristan ile savaşmıştır
7-II. Balkan Savaşı esnasında Avrupalı devletlerin tepkisinden çekindiği için Osmanlı ordusu Meriç’in batısına geçmemiştir.
8-Balkan Savaşları Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesinde etkili olmuştur.
I. BALKAN SAVAŞI (1912-1913)
I. BALKAN SAVAŞI (1912-1913)
Savaşın Nedenleri
1- Rusya’nın Balkanlarda takip ettiği Panslavist politika
2- Balkanlardaki gelişmelerin, Osmanlı tarafından, takip edilememesi
3- Fransız İhtilali’nin etkisi (Millîyetçilik ve bağımsızlık)
4- Türklerin Balkanlardan tamamen atılmak istenmesi Savaş başlamadan önce; Arnavutluk, Makedonya, Selanik ve Yanya Osmanlı Devleti’nin elindeydi.
5- Trablusgarp Savaşı esnasında, Osmanlı Devleti’nin güçsüz olduğunun anlaşılması
6- Kiliseler sorununun Balkan devletlerinin lehine çözülmesi
7- Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak kurmaları
8- İngiltere’nin, 1908’de Estonya’nın başkenti Reval’de yapılan görüşmeler sonucunda, Rusya’yı Balkan politikasında serbest bırakması Katılan Devletler ve Savaşın sonucu
1-Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’ne karşı savaştılar Bu devletlerin Bulgaristan önderliğinde birleşip; Osmanlı Devleti’ne saldırmasında Rusya etkili oldu. Savaş 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı topraklarına saldırması ile başladı. Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelmeyi başarırken; Rauf Orbay’ın Hamidiye Kruvazörü ile yaptığı başarılı mücadelelere rağmen Yunanlılar Ege Adalarını işgal etmeyi başarmıştır
2-Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenilerek Çatalca’ya kadar gerilemiştir. Osmanlı Devleti’nin Başarısızlığının Nedenleri 1- Ordunun siyasete karışması 2- Savaştan önce askerlerin bir bölümünün terhis edilmesi 3- Ordunun savaşa hazır olmaması
4- Osmanlı donanmasının yetersiz olması
5- Avrupa devletlerinin Balkan uluslarını desteklemesi
6- İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Balkan sınırlarının değişmeyeceğine dair verdikleri teminata güvenen Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da gelişen olayları dikkatli takip etmemesi.
7- Balkan devletlerinin birlikte hareket etmesi
8- Balkan devletlerinin ulaşım ve iletişim imkânlarını etkisiz hale getirmelerinden dolayı Osmanlı ordusunda iletişim ve ulaşım bozukluğu olması. 9-Osmanlı Devleti’nin siyasal yalnızlık içinde olması
Savaşın Nedenleri
1- Rusya’nın Balkanlarda takip ettiği Panslavist politika
2- Balkanlardaki gelişmelerin, Osmanlı tarafından, takip edilememesi
3- Fransız İhtilali’nin etkisi (Millîyetçilik ve bağımsızlık)
4- Türklerin Balkanlardan tamamen atılmak istenmesi Savaş başlamadan önce; Arnavutluk, Makedonya, Selanik ve Yanya Osmanlı Devleti’nin elindeydi.
5- Trablusgarp Savaşı esnasında, Osmanlı Devleti’nin güçsüz olduğunun anlaşılması
6- Kiliseler sorununun Balkan devletlerinin lehine çözülmesi
7- Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak kurmaları
8- İngiltere’nin, 1908’de Estonya’nın başkenti Reval’de yapılan görüşmeler sonucunda, Rusya’yı Balkan politikasında serbest bırakması Katılan Devletler ve Savaşın sonucu
1-Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’ne karşı savaştılar Bu devletlerin Bulgaristan önderliğinde birleşip; Osmanlı Devleti’ne saldırmasında Rusya etkili oldu. Savaş 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı topraklarına saldırması ile başladı. Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelmeyi başarırken; Rauf Orbay’ın Hamidiye Kruvazörü ile yaptığı başarılı mücadelelere rağmen Yunanlılar Ege Adalarını işgal etmeyi başarmıştır
2-Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenilerek Çatalca’ya kadar gerilemiştir. Osmanlı Devleti’nin Başarısızlığının Nedenleri 1- Ordunun siyasete karışması 2- Savaştan önce askerlerin bir bölümünün terhis edilmesi 3- Ordunun savaşa hazır olmaması
4- Osmanlı donanmasının yetersiz olması
5- Avrupa devletlerinin Balkan uluslarını desteklemesi
6- İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Balkan sınırlarının değişmeyeceğine dair verdikleri teminata güvenen Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da gelişen olayları dikkatli takip etmemesi.
7- Balkan devletlerinin birlikte hareket etmesi
8- Balkan devletlerinin ulaşım ve iletişim imkânlarını etkisiz hale getirmelerinden dolayı Osmanlı ordusunda iletişim ve ulaşım bozukluğu olması. 9-Osmanlı Devleti’nin siyasal yalnızlık içinde olması
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912)
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912)
İtalya’nın Trablusgarp’ı İşgalinin Nedenleri
1- Birliğini geç kuran İtalya’nın ham madde ve pazar arayışı Birliğini geç tamamlayan İtalya sömürgecilik yarışında geç kalmıştır. 1896’da Habeşistan’a saldırdıysa da; İtalya’nın bu saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
2- Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın olması
3- Osmanlı Devleti’nin Libya’yı (Trablusgarp) savunacak gücünün olmaması Osmanlı Devleti Trablusgarp’a karadan yardım edemezdi; çünkü Mısır, İtalya’nın Trablusgarp’ı işgalini onaylayan İngiltere’nin elindeydi. Donanmasının güçsüzlüğünden dolayı da Osmanlı Devleti Trablusgarp’a denizden yardım ulaşamazdı.
4- İtalya’nın, Trablusgarp’ın işgali için, Avrupa devletlerinin onayını alması Fransa, 1900’de, Fas’ı almasına yardımcı olduğu takdirde Trablusgarp’ı İtalya’nın işgal etmesine razı olabileceğini açıkladı. 1902’de ise Avusturya Bosna-Hersek üzerindeki emellerini İtalya’ya kabul ettirdiği için; İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti. Fransa’nın işgali altındaki Tunus ile kendi işgali altındaki Mısır arasında Trablusgarp’ı tampon bölge olarak gören ve İtalya’yı bloklaşmada yanında tutmak isteyen İngiltere de İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik emellerini olumlu karşıladı. İtalya’nın Rusya’nın Boğazlara yönelik olan planlarını desteklemesinden dolayı; Rusya da İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini onayladı. Almanya ise oluşan bloklaşma hareketinde İtalya’yı kaybetmek istemediğinden dolayı İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan hareketini kabul etti. 5-İtalya’nın, Trablusgarp’ın uygarlıkta geri bırakıldığı ve burada İtalyanlara kötü davranıldığı iddiası. 6- İtalya’nın Habeşistan’daki başarısızlığını telafi etmek istemesi
7- İtalyan Hükûmeti’nin, kendi halkı karşısında, prestij artırmak istemesi.
Trablusgarp’ın İşgali
Büyük devletlerle gizli görüşmeler yaparak Trablusgarp’ı ele geçirme serbestliği elde eden İtalya, haklı bir gerekçe göstermeden 28 Eylül 1911’de Trablusgarp üzerine harekete geçti. Osmanlı bölgeyi savunabilecek durumda olmadığından dolayı bir grup vatansever subay (M. Kemal, Enver Paşa, Nuri Conker, Ali Çetinkaya, Fethi Okyar), halkı teşkilatlandırmak için Trablusgarp’a gitti. Bölgeye giden subaylardan Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’u teşkilatlandırırken; Enver Paşa, Bingazi’yi teşkilatlandırdı. Teşkilatlanmış olan asker ve halk karşısında İtalyanlar başarısız duruma düştüler. İtalya Trablusgarp’ta başarılı olamayacağını anlayınca; Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etti. Osmanlı Devleti bu durum karşısında yine de barışa yanaşmamış fakat 8 Ekim 1912’de Balkan Devletleri saldırınca; İtalya ile Uşi Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır.
QUCHY (Uşi) Antlaşması (18 Ekim 1912)
1- Trablusgarp İtalyanlara verilecek
2- On İki Ada, Yunan işgali ihtimaline binaen, geçici olarak, İtalyanlara bırakılacak Balkan Savaşlarından sonra I. Dünya Savaşı’nın başlaması On İki Ada meselesini küllendirdi. Savaş esnasında ise İtilaf Devletleri gizli anlaşmalarla On İki Ada’yı İtalya’ya bıraktılar. Lozan Antlaşması ile adalara resmen sahip olan İtalya, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise bölgeyi Yunanistan’a bıraktı.
3- İtalya, Osmanlı Devleti’ne kapitülasyonların kaldırılması konusunda destek verecek
4- Trablusgarp dini bakımdan halifeye bağlı kalacak (Böylelikle Osmanlı Devleti Trablusgarp halkıyla olan dini-kültürel bağını sürdürmeyi hedeflemiştir)
Trablusgarp Savaşı’nın Sonuçları
1-İtalyanlar Trablusgarp’ı ele geçiremeyince Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etti.
2-Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti İtalya ile anlaşma yapmak zorunda kaldı.
3-Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını İtalya’ya verdi.
4-Mustafa Kemal Paşa, Trablusgarp’ta kazandığı başarılar (Derne-Tobruk) sonucu binbaşı oldu.
5-Kuzey Afrika’da İtalyan sömürgesi başladı 6-On İki Ada fiilen Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı.
7-İtalyanlar ilk defa Ege Denizi’ne yerleşti.
8-Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti üzerine harekete geçişi kolaylaştı
9-İttihat ve Terakki Partisi prestij kaybetti. ! Mustafa Kemal ilk defa sömürgeciliğe karşı savaştı.
İtalya’nın Trablusgarp’ı İşgalinin Nedenleri
1- Birliğini geç kuran İtalya’nın ham madde ve pazar arayışı Birliğini geç tamamlayan İtalya sömürgecilik yarışında geç kalmıştır. 1896’da Habeşistan’a saldırdıysa da; İtalya’nın bu saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
2- Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın olması
3- Osmanlı Devleti’nin Libya’yı (Trablusgarp) savunacak gücünün olmaması Osmanlı Devleti Trablusgarp’a karadan yardım edemezdi; çünkü Mısır, İtalya’nın Trablusgarp’ı işgalini onaylayan İngiltere’nin elindeydi. Donanmasının güçsüzlüğünden dolayı da Osmanlı Devleti Trablusgarp’a denizden yardım ulaşamazdı.
4- İtalya’nın, Trablusgarp’ın işgali için, Avrupa devletlerinin onayını alması Fransa, 1900’de, Fas’ı almasına yardımcı olduğu takdirde Trablusgarp’ı İtalya’nın işgal etmesine razı olabileceğini açıkladı. 1902’de ise Avusturya Bosna-Hersek üzerindeki emellerini İtalya’ya kabul ettirdiği için; İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti. Fransa’nın işgali altındaki Tunus ile kendi işgali altındaki Mısır arasında Trablusgarp’ı tampon bölge olarak gören ve İtalya’yı bloklaşmada yanında tutmak isteyen İngiltere de İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik emellerini olumlu karşıladı. İtalya’nın Rusya’nın Boğazlara yönelik olan planlarını desteklemesinden dolayı; Rusya da İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini onayladı. Almanya ise oluşan bloklaşma hareketinde İtalya’yı kaybetmek istemediğinden dolayı İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan hareketini kabul etti. 5-İtalya’nın, Trablusgarp’ın uygarlıkta geri bırakıldığı ve burada İtalyanlara kötü davranıldığı iddiası. 6- İtalya’nın Habeşistan’daki başarısızlığını telafi etmek istemesi
7- İtalyan Hükûmeti’nin, kendi halkı karşısında, prestij artırmak istemesi.
Trablusgarp’ın İşgali
Büyük devletlerle gizli görüşmeler yaparak Trablusgarp’ı ele geçirme serbestliği elde eden İtalya, haklı bir gerekçe göstermeden 28 Eylül 1911’de Trablusgarp üzerine harekete geçti. Osmanlı bölgeyi savunabilecek durumda olmadığından dolayı bir grup vatansever subay (M. Kemal, Enver Paşa, Nuri Conker, Ali Çetinkaya, Fethi Okyar), halkı teşkilatlandırmak için Trablusgarp’a gitti. Bölgeye giden subaylardan Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’u teşkilatlandırırken; Enver Paşa, Bingazi’yi teşkilatlandırdı. Teşkilatlanmış olan asker ve halk karşısında İtalyanlar başarısız duruma düştüler. İtalya Trablusgarp’ta başarılı olamayacağını anlayınca; Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etti. Osmanlı Devleti bu durum karşısında yine de barışa yanaşmamış fakat 8 Ekim 1912’de Balkan Devletleri saldırınca; İtalya ile Uşi Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır.
QUCHY (Uşi) Antlaşması (18 Ekim 1912)
1- Trablusgarp İtalyanlara verilecek
2- On İki Ada, Yunan işgali ihtimaline binaen, geçici olarak, İtalyanlara bırakılacak Balkan Savaşlarından sonra I. Dünya Savaşı’nın başlaması On İki Ada meselesini küllendirdi. Savaş esnasında ise İtilaf Devletleri gizli anlaşmalarla On İki Ada’yı İtalya’ya bıraktılar. Lozan Antlaşması ile adalara resmen sahip olan İtalya, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise bölgeyi Yunanistan’a bıraktı.
3- İtalya, Osmanlı Devleti’ne kapitülasyonların kaldırılması konusunda destek verecek
4- Trablusgarp dini bakımdan halifeye bağlı kalacak (Böylelikle Osmanlı Devleti Trablusgarp halkıyla olan dini-kültürel bağını sürdürmeyi hedeflemiştir)
Trablusgarp Savaşı’nın Sonuçları
1-İtalyanlar Trablusgarp’ı ele geçiremeyince Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etti.
2-Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti İtalya ile anlaşma yapmak zorunda kaldı.
3-Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını İtalya’ya verdi.
4-Mustafa Kemal Paşa, Trablusgarp’ta kazandığı başarılar (Derne-Tobruk) sonucu binbaşı oldu.
5-Kuzey Afrika’da İtalyan sömürgesi başladı 6-On İki Ada fiilen Osmanlı Devleti’nin elinden çıktı.
7-İtalyanlar ilk defa Ege Denizi’ne yerleşti.
8-Balkan devletlerinin Osmanlı Devleti üzerine harekete geçişi kolaylaştı
9-İttihat ve Terakki Partisi prestij kaybetti. ! Mustafa Kemal ilk defa sömürgeciliğe karşı savaştı.
OSMANLI DEVLETİNİ KURTARMA ÇABALARI: FİKİR HAREKETLERİ
OSMANLI DEVLETİNİ KURTARMA ÇABALARI: FİKİR HAREKETLERİ
A- Osmanlıcılık - Tanzimat’ın ilanıyla başlayan ve Meşrutiyetle devam eden bir süreçtir. Amaç: Fransız Devriminin de etkisiyle gelişen yasalar karşısında eşitlik ve yönetilenlere yönetimde temsil hakkının tanınmasıyla Osmanlı Devletinin parçalanma sürecinin önlenebileceği düşüncesi
B- İslamcılık - Özellikle 93 Harbi yenilgisi nedeniyle Sultan II. Abdülhamit ile Meşrutiyetçiler arasında meydana gelen çatışma sonucunda Meclis-i Mebusan kapatıldı. Halifelik kurumu ilk kez oldukça ön plana çıkarılarak İslam dünyasından destek sağlanma çabasına girişildi. II. Meşrutiyet’in ilanıyla sona erdi. 5
C- Türkçülük - 1912-1913 Balkan Harbi faciasından sonra Osmanlı Devletinin Balkanlardaki varlığı sona erdi. Bu tarihten itibaren gelişen hareketin en önemli dinamiği Ziya Gökalp’tir. Gökalp’e göre “yeniden yapılanma” için üç hamleye gerek vardır. 1-Türk kültürüne bağlanmak 2-İslam ümmetinden olmak 3-Batı uygarlığını benimsemek
D- Batıcılık Çok homojen bir fikir akımı değildir. -Celal Nuri’nin temsil ettiği görüş: Batı’nın yalnızca medeniyetini almak; -Abdullah Cevdet’in temsil ettiği görüş: Yalnızca Batı medeniyeti vardır ve her şeyiyle onun alınması gerekir.
A- Osmanlıcılık - Tanzimat’ın ilanıyla başlayan ve Meşrutiyetle devam eden bir süreçtir. Amaç: Fransız Devriminin de etkisiyle gelişen yasalar karşısında eşitlik ve yönetilenlere yönetimde temsil hakkının tanınmasıyla Osmanlı Devletinin parçalanma sürecinin önlenebileceği düşüncesi
B- İslamcılık - Özellikle 93 Harbi yenilgisi nedeniyle Sultan II. Abdülhamit ile Meşrutiyetçiler arasında meydana gelen çatışma sonucunda Meclis-i Mebusan kapatıldı. Halifelik kurumu ilk kez oldukça ön plana çıkarılarak İslam dünyasından destek sağlanma çabasına girişildi. II. Meşrutiyet’in ilanıyla sona erdi. 5
C- Türkçülük - 1912-1913 Balkan Harbi faciasından sonra Osmanlı Devletinin Balkanlardaki varlığı sona erdi. Bu tarihten itibaren gelişen hareketin en önemli dinamiği Ziya Gökalp’tir. Gökalp’e göre “yeniden yapılanma” için üç hamleye gerek vardır. 1-Türk kültürüne bağlanmak 2-İslam ümmetinden olmak 3-Batı uygarlığını benimsemek
D- Batıcılık Çok homojen bir fikir akımı değildir. -Celal Nuri’nin temsil ettiği görüş: Batı’nın yalnızca medeniyetini almak; -Abdullah Cevdet’in temsil ettiği görüş: Yalnızca Batı medeniyeti vardır ve her şeyiyle onun alınması gerekir.
I. MEŞRUTİYET'İN İLANI: (23 Aralık 1876)
I. MEŞRUTİYET'İN İLANI: (23 Aralık 1876)
-Jön Türkler/ Genç Osmanlılar Hareketi: 1865 -Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınların oluşturduğu gruba Genç Osmanlılar veya Jön Türkler denirdi. Bu grup yanlarına Mithat Paşa’yı da alarak Meşrutiyeti ilan etmesi koşuluyla II. Abdülhamit'i tahta çıkardılar. -23 Aralık 1976 'da Kanuni Esasi hazırlanarak I. Meşrutiyet ilan edildi. Kanuni Esasi Osmanlı Devletinin Avrupai tarzda ilk anayasasıdır. Kanuni Esasiye göre iki tane meclis kuruldu. Meclisi Mebusan (Üyelerini halk seçecek),Meclisi Ayan (Üyelerini Padişah seçecek)
II. MEŞRUTİYET’İN İLANI: (24 TEMMUZ 1908) -Jön Türkler 1889 yılında İttihat ve Terakki cemiyetini kurdular. Bu örgüt II. Meşrutiyetin ilan edilmesi için II. Abdülhamit'e baskı yaptılar. -Baskılar sonunda II. Abdülhamit 24 Temmuz 1908 'de II. Meşrutiyeti ilan etti. -13 Nisan 1909'da Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar büyük bir ayaklanma yaptılar (31 Mart Olayı). -Ayaklanmayı İttihatçıların oluşturduğu ve M. Kemal'in Kurmay Başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu bastırdı. -İttihatçılar bu ayaklanmadan II. Abdülhamit'i sorumlu tutarak tahttan indirdiler. -Kanun-i Esasi’de padişahın yetkisini kısıtlayan değişiklikler yaptılar
-Jön Türkler/ Genç Osmanlılar Hareketi: 1865 -Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınların oluşturduğu gruba Genç Osmanlılar veya Jön Türkler denirdi. Bu grup yanlarına Mithat Paşa’yı da alarak Meşrutiyeti ilan etmesi koşuluyla II. Abdülhamit'i tahta çıkardılar. -23 Aralık 1976 'da Kanuni Esasi hazırlanarak I. Meşrutiyet ilan edildi. Kanuni Esasi Osmanlı Devletinin Avrupai tarzda ilk anayasasıdır. Kanuni Esasiye göre iki tane meclis kuruldu. Meclisi Mebusan (Üyelerini halk seçecek),Meclisi Ayan (Üyelerini Padişah seçecek)
II. MEŞRUTİYET’İN İLANI: (24 TEMMUZ 1908) -Jön Türkler 1889 yılında İttihat ve Terakki cemiyetini kurdular. Bu örgüt II. Meşrutiyetin ilan edilmesi için II. Abdülhamit'e baskı yaptılar. -Baskılar sonunda II. Abdülhamit 24 Temmuz 1908 'de II. Meşrutiyeti ilan etti. -13 Nisan 1909'da Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar büyük bir ayaklanma yaptılar (31 Mart Olayı). -Ayaklanmayı İttihatçıların oluşturduğu ve M. Kemal'in Kurmay Başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu bastırdı. -İttihatçılar bu ayaklanmadan II. Abdülhamit'i sorumlu tutarak tahttan indirdiler. -Kanun-i Esasi’de padişahın yetkisini kısıtlayan değişiklikler yaptılar
OSMANLI DEVLETİNİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ
OSMANLI DEVLETİNİN ÇÖKÜŞ NEDENLERİ
A-DIŞ NEDENLER
1- Bilim teknikteki gelişmeleri izleyememesi
2- Coğrafi keşifler ve yeni ticaret yollarının bulunması
3- Fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik düşüncesi ile çıkan ayaklanmalar
4- Uzun süren savaşlar
5- Kapitülasyonlar 3
6- Jeopolitik Konum
7- Borçlar ve Duyun-ı Umumiye
8- Sanayileşmiş devletlerin Osmanlı Üzerindeki emelleri
B-İÇ NEDENLER
1- Yönetimde bozulma: Sancak uygulamasından Kafes uygulamasına geçiş
2- Toprak düzeni/ ekonomide bozulma: Dirlik sisteminden
3- Eğitimde bozulma: Müspet bilimlerin öğretilmesinden dogmatik öğretime geçiş
4- Orduda bozulma: Yeniçeriliğin ve tımar sisteminin dejenere olması
5- Adalet sisteminde bozulma: Hukuk sisteminde liyakatten uzaklaşma ve çok başlılık
ÇÖKÜŞÜ ÖNLEME ÇABALARI: ISLAHAT HAREKETLERİ
A-III. Selim Dönemi -Meşveret Meclisi -Layihalar (Raporlar) -Mühendishane-i Berr-i Hümayun B-IV. Mustafa dönemi
C-II. MAHMUT DÖNEMİ
-İsyanın bastırılması ve Sened-i İttifak -Yeniçeri Ocağının Kaldırılması (Vaka-i Hayriye) -Arazi yazımı ve Nüfus Sayımı
-İlköğretimin zorunluluğu
-Tebaa arasındaki eşitlik
-Harbiye ve Tıbbiyenin açılması -Takvim-i Vekayi’nin çıkışı II. Mahmut dönemi siyasi olayları -Sırp İsyanı -Mora İsyanı ve Yunanistan’ın Bağımsızlığı -Navarin olayı ve Mehmet Ali Paşa Olayı -1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması
TANZİMAT FERMANI VE GETİRDİĞİ YENİLİKLER
-Mal ve can güvenliğinin sağlanması -Verginin kazanca göre alınması
-Yargılamanın açık ve adil olması
-Miras hakkının tanınması 1853-1856 Kırım Harbi ve Islahat Fermanı 4
-Gayrimüslimlerin askere alınması
- Gayrimüslimlerin devlet memuru olabilmeleri
-Yabancıların Osmanlı azınlıklarıyla ilgilenme hakları -Yabancılara Osmanlı Devleti’nden okul ve kilise yapma, mülk edinme hakkı
LONDRA ANTLAŞMASI (30 MAYIS 1913)
1- Midye-Enez çizgisinin batısındaki topraklar Balkan devletlerine bırakıldı (Osmanlı, Gelibolu Yarımadası hariç olmak üzere, Doğu Trakya ve Balkan topraklarının tamamını kaybetti.)
2- Ege adalarının durumu ve Arnavutluk’un sınır durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı Ege Adaları fiilen elden çıkmıştır. I. Dünya Savaşı başlayınca; Ege Adaları meselesi askıya alınmış; Lozan Antlaşması ile Ege Adaları resmen Yunanistan’a verilmiştir. I. Balkan Savaşı’nın Sonuçları 1-Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki varlığı tamamen sona erdi.
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a bırakıldı 3-Gökçeada ve Bozcaada hariç, Ege Adaları fiilen elden çıktı
4- Arnavutluk, 28 Kasım 1912’de, bağımsızlığını ilan etti. Bu durum İslamcılık politikasını da olumsuz etkiledi. (Osmanlı Devleti’nden ayrılan son Balkan devleti Arnavutluk’tur.)
5-İttihat ve Terakki Partisi, 23 Ocak 1913’de düzenlediği Bab-ı Âli Baskını sonucunda hükûmeti tam olarak ele geçirdi. (Bu partinin resmî iktidar dönemi başladı.) İttihat ve Terakki Partisi 1889’da kurulan II. Meşrutiyetin ilanında etkili olan, 31 Mart Olayından itibaren yönetimde etkili olmaya başlayan, II. Meşrutiyet Döneminde Türkçülüğü devletin siyasi düşüncesi haline getiren partidir. 6-Mustafa Kemal’in ordunun siyasete girmemesi şeklindeki görüşünün doğruluğu ispatlandı. 7-Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
8-Balkan devletleri arasındaki anlaşmazlık sonucunda II. Balkan Savaşı çıkmıştır.
9-Balkanlar’dan Anadolu’ya göç başladı 10-Mustafa Kemal siyaseti bırakmıştır. Açıklamalar: 1-I. Balkan Savaşı’nda İstanbul tehdit altına girmiştir. 2-Londra Antlaşması II. Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine yürürlükten kalkmıştır.
A-DIŞ NEDENLER
1- Bilim teknikteki gelişmeleri izleyememesi
2- Coğrafi keşifler ve yeni ticaret yollarının bulunması
3- Fransız ihtilalinin yaydığı milliyetçilik düşüncesi ile çıkan ayaklanmalar
4- Uzun süren savaşlar
5- Kapitülasyonlar 3
6- Jeopolitik Konum
7- Borçlar ve Duyun-ı Umumiye
8- Sanayileşmiş devletlerin Osmanlı Üzerindeki emelleri
B-İÇ NEDENLER
1- Yönetimde bozulma: Sancak uygulamasından Kafes uygulamasına geçiş
2- Toprak düzeni/ ekonomide bozulma: Dirlik sisteminden
3- Eğitimde bozulma: Müspet bilimlerin öğretilmesinden dogmatik öğretime geçiş
4- Orduda bozulma: Yeniçeriliğin ve tımar sisteminin dejenere olması
5- Adalet sisteminde bozulma: Hukuk sisteminde liyakatten uzaklaşma ve çok başlılık
ÇÖKÜŞÜ ÖNLEME ÇABALARI: ISLAHAT HAREKETLERİ
A-III. Selim Dönemi -Meşveret Meclisi -Layihalar (Raporlar) -Mühendishane-i Berr-i Hümayun B-IV. Mustafa dönemi
C-II. MAHMUT DÖNEMİ
-İsyanın bastırılması ve Sened-i İttifak -Yeniçeri Ocağının Kaldırılması (Vaka-i Hayriye) -Arazi yazımı ve Nüfus Sayımı
-İlköğretimin zorunluluğu
-Tebaa arasındaki eşitlik
-Harbiye ve Tıbbiyenin açılması -Takvim-i Vekayi’nin çıkışı II. Mahmut dönemi siyasi olayları -Sırp İsyanı -Mora İsyanı ve Yunanistan’ın Bağımsızlığı -Navarin olayı ve Mehmet Ali Paşa Olayı -1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması
TANZİMAT FERMANI VE GETİRDİĞİ YENİLİKLER
-Mal ve can güvenliğinin sağlanması -Verginin kazanca göre alınması
-Yargılamanın açık ve adil olması
-Miras hakkının tanınması 1853-1856 Kırım Harbi ve Islahat Fermanı 4
-Gayrimüslimlerin askere alınması
- Gayrimüslimlerin devlet memuru olabilmeleri
-Yabancıların Osmanlı azınlıklarıyla ilgilenme hakları -Yabancılara Osmanlı Devleti’nden okul ve kilise yapma, mülk edinme hakkı
LONDRA ANTLAŞMASI (30 MAYIS 1913)
1- Midye-Enez çizgisinin batısındaki topraklar Balkan devletlerine bırakıldı (Osmanlı, Gelibolu Yarımadası hariç olmak üzere, Doğu Trakya ve Balkan topraklarının tamamını kaybetti.)
2- Ege adalarının durumu ve Arnavutluk’un sınır durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı Ege Adaları fiilen elden çıkmıştır. I. Dünya Savaşı başlayınca; Ege Adaları meselesi askıya alınmış; Lozan Antlaşması ile Ege Adaları resmen Yunanistan’a verilmiştir. I. Balkan Savaşı’nın Sonuçları 1-Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki varlığı tamamen sona erdi.
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a bırakıldı 3-Gökçeada ve Bozcaada hariç, Ege Adaları fiilen elden çıktı
4- Arnavutluk, 28 Kasım 1912’de, bağımsızlığını ilan etti. Bu durum İslamcılık politikasını da olumsuz etkiledi. (Osmanlı Devleti’nden ayrılan son Balkan devleti Arnavutluk’tur.)
5-İttihat ve Terakki Partisi, 23 Ocak 1913’de düzenlediği Bab-ı Âli Baskını sonucunda hükûmeti tam olarak ele geçirdi. (Bu partinin resmî iktidar dönemi başladı.) İttihat ve Terakki Partisi 1889’da kurulan II. Meşrutiyetin ilanında etkili olan, 31 Mart Olayından itibaren yönetimde etkili olmaya başlayan, II. Meşrutiyet Döneminde Türkçülüğü devletin siyasi düşüncesi haline getiren partidir. 6-Mustafa Kemal’in ordunun siyasete girmemesi şeklindeki görüşünün doğruluğu ispatlandı. 7-Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
8-Balkan devletleri arasındaki anlaşmazlık sonucunda II. Balkan Savaşı çıkmıştır.
9-Balkanlar’dan Anadolu’ya göç başladı 10-Mustafa Kemal siyaseti bırakmıştır. Açıklamalar: 1-I. Balkan Savaşı’nda İstanbul tehdit altına girmiştir. 2-Londra Antlaşması II. Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine yürürlükten kalkmıştır.
YDINLANMA DÖNEMİNDE AVRUPA’DA MEYDANA GELEN GELİŞMELER
AYDINLANMA DÖNEMİNDE AVRUPA’DA MEYDANA GELEN GELİŞMELER
18 ve 19. Yüzyılda devletlerarasındaki ilişkileri etkileyen iki önemli gelişme olmuştur
A-FRANSIZ DEVRİMİ
B-SANAYİ DEVRİMİ
A-Fransız Devriminin getirdiği sonuçlar:
1- 19. Yüzyılda toplumlar arasındaki ilişkileri Fransız devrimi ile ortaya çıkan özgürlük düşüncesi ve milliyetçilik akımı etkilemiştir.
2- Özellikle milliyetçilik düşüncesi, bağımsızlık duygularının güçlenmesine neden olmuştur.Her millet kendi devletini kurmalıdır düşüncesi imparatorlukların yıkılmasına neden oldu.Milli devletler kuruldu.
3- Fransız Devrimi’nin gerçekleşmesinde aydınlanma etkili oldu (Hürriyet, eşitlik, adalet ilkeleri ortaya çıktı). 2 4- Fransız devrimi ile yayılan eşitlik, özgürlük, adalet bağımsızlık gibi kavramlar devlet ve toplum hayatına girdi.insan hakları anayasalarla güvence altına alındı. Laiklik , devlet sistemi ve hukuk anlayışında yerini almaya başladı.
B-Sanayi Devrimi
1- Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile sanayi inkılabının temelleri atıldı.
2- İngiltere’de başladı.
a- Fabrikalaşma ile ucuz ve seri üretim gelişti.
b- Ticaret canlandı.
c- İnsan gücünün yerini makineler aldı.
d- Sanayi inkılabı, Pazar ve hammadde arayışını başlattı.
3-Bu nedenle sömürgecilik politikaları ortaya çıktı Sömürgecilik: Bir milletin başka milletleri siyasi ve ekonomik olarak egemenlik altına almasıdır.
Sonuçları:
1- Sanayileşen devletler bu amaçla G. Amerika, Afrika, Asya’nın belirli bölgelerinde sömürgeler elde ettiler
2- Bu konuda İngiltere başı çekerek sömürge imparatorluğu kurdu. Denizciliğe sömürgelerini elde tutabilmek için büyük önem verdi. İngiltere’yi Hollanda, Belçika ve Fransa izledi.
3- Almanya ve İtalya ise siyasi birliklerini 19. Yüzyılın ikinci yarısında tamamlayarak kuvvetlendiler ve sömürgecilik faaliyetlerine girdiler.
4- Rus Çarlığı ekonomik gelişimini hızlandırması için sıcak denizlere inmesi gerekiyordu. Ancak sıcak denizlere açılan yolların bir bölümü Osmanlının elinde idi.
5- Balkan devletleri ise Osmanlıdan ayrılmış ancak huzurlu değildiler
6- İsveç ve Norveç birleşik krallık şeklinde yönetiliyordu. Ayrılık bağımsız oldular
7- Japonya sanayileşmesini hızlandırarak Avrupa devletleri ile rekabete başladı.
8- Amerika ise İngiltere’ye karşı 18. Yüzyılın sonlarında General Washington önderliğinde bağımsızlık mücadelesini kazandılar. Bütün gücünü sanayileşmeye harcadı.
9- Sanayi inkılabının etkileri günümüzde de devam etmektedir
A-FRANSIZ DEVRİMİ
B-SANAYİ DEVRİMİ
A-Fransız Devriminin getirdiği sonuçlar:
1- 19. Yüzyılda toplumlar arasındaki ilişkileri Fransız devrimi ile ortaya çıkan özgürlük düşüncesi ve milliyetçilik akımı etkilemiştir.
2- Özellikle milliyetçilik düşüncesi, bağımsızlık duygularının güçlenmesine neden olmuştur.Her millet kendi devletini kurmalıdır düşüncesi imparatorlukların yıkılmasına neden oldu.Milli devletler kuruldu.
3- Fransız Devrimi’nin gerçekleşmesinde aydınlanma etkili oldu (Hürriyet, eşitlik, adalet ilkeleri ortaya çıktı). 2 4- Fransız devrimi ile yayılan eşitlik, özgürlük, adalet bağımsızlık gibi kavramlar devlet ve toplum hayatına girdi.insan hakları anayasalarla güvence altına alındı. Laiklik , devlet sistemi ve hukuk anlayışında yerini almaya başladı.
B-Sanayi Devrimi
1- Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile sanayi inkılabının temelleri atıldı.
2- İngiltere’de başladı.
a- Fabrikalaşma ile ucuz ve seri üretim gelişti.
b- Ticaret canlandı.
c- İnsan gücünün yerini makineler aldı.
d- Sanayi inkılabı, Pazar ve hammadde arayışını başlattı.
3-Bu nedenle sömürgecilik politikaları ortaya çıktı Sömürgecilik: Bir milletin başka milletleri siyasi ve ekonomik olarak egemenlik altına almasıdır.
Sonuçları:
1- Sanayileşen devletler bu amaçla G. Amerika, Afrika, Asya’nın belirli bölgelerinde sömürgeler elde ettiler
2- Bu konuda İngiltere başı çekerek sömürge imparatorluğu kurdu. Denizciliğe sömürgelerini elde tutabilmek için büyük önem verdi. İngiltere’yi Hollanda, Belçika ve Fransa izledi.
3- Almanya ve İtalya ise siyasi birliklerini 19. Yüzyılın ikinci yarısında tamamlayarak kuvvetlendiler ve sömürgecilik faaliyetlerine girdiler.
4- Rus Çarlığı ekonomik gelişimini hızlandırması için sıcak denizlere inmesi gerekiyordu. Ancak sıcak denizlere açılan yolların bir bölümü Osmanlının elinde idi.
5- Balkan devletleri ise Osmanlıdan ayrılmış ancak huzurlu değildiler
6- İsveç ve Norveç birleşik krallık şeklinde yönetiliyordu. Ayrılık bağımsız oldular
7- Japonya sanayileşmesini hızlandırarak Avrupa devletleri ile rekabete başladı.
8- Amerika ise İngiltere’ye karşı 18. Yüzyılın sonlarında General Washington önderliğinde bağımsızlık mücadelesini kazandılar. Bütün gücünü sanayileşmeye harcadı.
9- Sanayi inkılabının etkileri günümüzde de devam etmektedir
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-I DERSİ DERS NOTLARI KAVRAMLAR
ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ-I DERSİ
DERS NOTLARI
KAVRAMLAR
Islahat: Düzeltme, iyileştirme; Restorasyon, Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan düzeltmelerdir. Islahatlar ülkenin hukuk düzenine uygun olarak yapılır, zorlayıcı değildir.
İhtilal: Halk hareketi sonucunda, baskı ve zor kullanarak, mevcut düzeni (rejimi) yıkarak yerine ilerici bir düzen (rejim) kurulması. Örn: Kurtuluş Savaşı, Fransız İhtilali
İnkılap: Köklü yenilik. Mevcut sistemin yerine ileri, çağdaş, modern sistem getirme.
İrtica: Geriye dönüş. Mevcut düzenden (rejimden) daha geri olan bir düzeni (rejimi) getirme. Örn: 31 Mart Olayı Konfederasyon: Egemenliklerini, hukuk yapılarını, devlet başkanlarını ve kimliklerinin koruyarak ortak bir amaç için anlaşma şartları altında birleşmiş bağımsız devletlerin oluşturduğu topluluktur. Örn: Avrupa Birliği.
Reform: Sözcük Anlamı: Yeniden düzenlemek. Tarihsel Anlamı: 16. Yüzyılda Katolik kilisesindeki bozulmaya son vermek için, kilise dışında başlayan, dinsel yenileşme hareketidir. Rönesans: Sözcük Anlamı:Yeniden Doğuş. Tarihsel Anlamı:15. ve 16. Yüzyılda Batı Avrupa’da edebiyat ve güzel sanatlarda meydana gelen değişme ve gelişmelerdir.
Devrim: İhtilalin, inkılaplarla desteklenmiş şekline denir.
Evrim: Zaman içinde, baskı olmaksızın, halkın isteğiyle gerçekleşen uzun süreli değişim. Federasyon: Yerel güçlerin ve boy beylerinin bir araya gelerek oluşturdukları siyasi birliktir.
Islahat: Düzeltme, iyileştirme; Restorasyon. Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan
düzeltmelerdir. Islahatlar ülkenin hukuk düzenine uygun olarak yapılır, zorlayıcı değildir.
Islahat: Düzeltme, iyileştirme; Restorasyon, Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan düzeltmelerdir. Islahatlar ülkenin hukuk düzenine uygun olarak yapılır, zorlayıcı değildir.
İhtilal: Halk hareketi sonucunda, baskı ve zor kullanarak, mevcut düzeni (rejimi) yıkarak yerine ilerici bir düzen (rejim) kurulması. Örn: Kurtuluş Savaşı, Fransız İhtilali
İnkılap: Köklü yenilik. Mevcut sistemin yerine ileri, çağdaş, modern sistem getirme.
İrtica: Geriye dönüş. Mevcut düzenden (rejimden) daha geri olan bir düzeni (rejimi) getirme. Örn: 31 Mart Olayı Konfederasyon: Egemenliklerini, hukuk yapılarını, devlet başkanlarını ve kimliklerinin koruyarak ortak bir amaç için anlaşma şartları altında birleşmiş bağımsız devletlerin oluşturduğu topluluktur. Örn: Avrupa Birliği.
Reform: Sözcük Anlamı: Yeniden düzenlemek. Tarihsel Anlamı: 16. Yüzyılda Katolik kilisesindeki bozulmaya son vermek için, kilise dışında başlayan, dinsel yenileşme hareketidir. Rönesans: Sözcük Anlamı:Yeniden Doğuş. Tarihsel Anlamı:15. ve 16. Yüzyılda Batı Avrupa’da edebiyat ve güzel sanatlarda meydana gelen değişme ve gelişmelerdir.
Devrim: İhtilalin, inkılaplarla desteklenmiş şekline denir.
Evrim: Zaman içinde, baskı olmaksızın, halkın isteğiyle gerçekleşen uzun süreli değişim. Federasyon: Yerel güçlerin ve boy beylerinin bir araya gelerek oluşturdukları siyasi birliktir.
Islahat: Düzeltme, iyileştirme; Restorasyon. Toplum hayatında belirli alanlarda yapılan
düzeltmelerdir. Islahatlar ülkenin hukuk düzenine uygun olarak yapılır, zorlayıcı değildir.
Sadabat Paktı (Antlaşması) 1937
Sadabat Paktı (Antlaşması) 1937
• İtalya’nın 1935 yılında Habeşistan’ı işgal etmesi ve Doğu Akdeniz üzerindeki emellerini açıkça belirtmesi üzerine Türkiye, Orta Doğu’da bulunan devletler ile bir ittifak kurma konusunda harekete geçti.
• 8 Temmuz 1937’de Tahran’da İran, Irak, Türkiye ve Afganistan arasında ittifak antlaşması imzalandı. Türkiye’nin Suriye ile Hatay Sorunu olduğundan, Pakistan daha kurulmadığından ittifaka katılmadı.
• Bu ittifak II. Dünya Savaşıyla birlikte önemini yitirmiştir.
• 1955’te bu ittifakın bir devamı olarak Bağdat Paktı kuruldu. (CENTO) Bağdat Paktına bölge devletlerin yanı sıra İngiltere de katılmıştır.
Katılanlar
Türkiye
İran
Irak
Afganistan
Katılmayanlar
Suriye
Pakistan
Ankara Savaşı
Ankara Savaşı
Ankara Savaşı, Osmanlı İmparatoru 1. Beyazıt ile Timur İmparatorluğunun Han’ı Timur (Aksak Timur) arasında 28 Temmuz 1402 yılında gerçekleşmiş, Timur İmparatorluğunun kazandığı bu savaş sonucunda Osmanlı İmparatoru Beyazıt esir düşmüştür.
Ankara Savaşı, Osmanlı İmparatoru 1. Beyazıt ile Timur İmparatorluğunun Han’ı Timur (Aksak Timur) arasında 28 Temmuz 1402 yılında gerçekleşmiş, Timur İmparatorluğunun kazandığı bu savaş sonucunda Osmanlı İmparatoru Beyazıt esir düşmüştür.
1400’lü yıllarda Osmanlı Balkanlar cenahında taarruzlarla hâkimiyetini sağlamış ancak Anadolu üzerindeki hâkimiyeti kesinleşmemişti. Her ne kadar Anadolu üzerinde hüküm sürüyor olsa da Selçuklular döneminde ortaya çıkan bağımsız beylik sistemi halen devam etmekteydi. Bu bakımdan Anadolu Birliğinin sağlanması ve beyliklerin tam anlamıyla ilhak edilerek Osmanlı tebaası haline getirilmesi gerekiyordu. Bu gereklilik üzerine Beyazıt, bir taraftan İstanbul kuşatmasına devam ederken diğer yandan Anadolu seferleri ile de Anadolu hâkimiyetini kesinleştirmeye çalışıyordu.
Bir yandan Beyazıt, bir yandan Timur, Anadolu üzerindeki beylikleri tebaası haline getirmeye çalışıyorlardı. Timur’un taarruzlarıyla yıkılan Celayir’in Sultanı Ahmet Han ve Karakoyunlu Devletinin hükümdarı Kara Yusuf, Timur’un eline geçmemek için Osmanlıya sığındılar. Timur, kendisinden kaçan Ahmet Han ve Kara Yusuf’un iade edilmesi için Beyazıt’a mektup göndererek esir edilmek üzere kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak Beyazıt, kendisine sığınan beyleri vermek istemeyince Timur ile Beyazıt arasında mektuplaşmalar başladı. Timur, ısrarla esirlerinin kendisine verilmesini istiyor ve tehdit ediyor, Beyazıt ise esirlerini vermeyi reddedip Timur’un meydan okumasına ağır sözler ve tehditlerle karşılık veriyordu. Karşılıklı tehdit ve hakaretlerle gerçekleşen bu mektuplaşmalar neticesinde Timur, Beyazıt’ın ele geçirdiği Sivas, Halep ve Şam’a istila etti ve esir iadesi meselesi savaşa dönüşmeye başladı. Timur, Sivas, Halep ve Şam’dan sonra Bağdat’a yönelince, Beyazıt da karşı taarruzla Timur’un hâkimiyeti altındaki Erzincan ve Kemah’ı istila etti. Bu karşılıklı taarruzlar büyük bir savaşı artık kaçınılmaz hale getirmişti. Yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde Timur, Beyazıt’a elçi göndererek Kemah’ın geri verilmesini, Ahmet Han ve Kara Yusuf’un iadesini ve Osmanlıların kendisine bağlanmasını talep etti. Bu talep, açıkça bir savaş ilanıydı.
Beyazıt’ın, söz konusu ağır taleplerini açıkça reddederek kendisini tehdit etmesi üzerine Timur, 140 Bin kişilik bir ordu hazırladı. Bu orduda Timur’a destek veren irili ufaklı 20 Sultanlıktan askerler ve Hindistan’dan temin edilen savaş filleri bulunuyordu. Beyazıt, Timur’un taarruza giriştiği haberini alınca, himayesi altındaki Türk Beyliklerinden oluşturduğu orduları hazırladı. Ancak bu ordu, Timur’un ordusunun karşısında sayıca oldukça zayıf kalıyordu. Özgün güçleri yetersiz kalınca Sırplardan asker desteği alarak ordusunun gücünü 85 Bin’e çıkartı ve Timur’un ordusunu karşılamak üzere Ankara’ya doğru harekete geçti.
Beyazıt, Ankara’ya ulaştığında Timur’un Tokat cenahına yöneldiği haberini aldı. Bunun üzerine zaten sayıca az olan ordusunun mevcut gücünü de bölmek zorunda kaldı ve yaya güçlerini dağlık bölgelerdeki stratejik noktalara yerleştirerek süvarilerden oluşan güçlerle ormanlık araziye konuşlandı. Bu hareket Timur için büyük bir avantaj sağladı. Hızlı hareket kabiliyetine sahip olan güçleri, bu mücadelede Timur’un ordusunu yenilmez kılmaya yetiyordu. Beyazıt’ın hareket düzenini ve savaş tertibatını öğrenen Timur, şaşırtmak amacıyla güçlerini güneye, Kayseri’ye doğru kaydırdı. Beyazıt, Timur’u Tokat ve Sivas istikametinden beklerken, Timur Kayseri üzerinden Ankara’ya doğru ilerleyip şehri kuşattı. Timur’un Ankara’yı kuşattığını öğrenen Beyazıt, Savunma savaşı yapacakken taarruz etmek zorunda kaldı ve büyük bir hata yaparak Temmuz ayı sıcağında ordusunu Ankara’ya yürüttü. Hem sayıca az olan hem de Temmuz sıcağında susuz ve yorgun düşen Osmanlı ordusu, Ankara’ya ulaştığında, Timur beklemediği bu manevra karşısında kuşatmayı kaldırarak daha kuzeye, Ankara Savaşının gerçekleşeceği Çubuk Ovasına çekildi.
Beyazıt, Timur’un ordusunu çok hızlı bir şekilde takip ederek kuzeye yöneldiğinde Timur ordusunu emniyetsiz ve askerlerin istirahat ettiği bir anda yakaladı. Ancak Beyazıt’ın ordusu yoğun sıcak altında sürdürdüğü sürek takip sonrasında yorgun düşmüş ve susuz kalmıştı. Durumu mahiyetiyle istişare eden Beyazıt, hemen taarruz edip sonuç alma tekliflerine karşın, bu hareketin mertçe olmayacağını düşünerek askerlerini dinlendirmeyi tercih etti. Nihayet Timur, Beyazıt’ın geldiğini haber alınca ordusunu teyakkuza geçirip savaş tertibi aldı. Osmanlı ordusu da istirahat edip su ihtiyacını giderdikten sonra savaş düzeni alarak hazırlıklarını karşılıklı olarak tamamlanmasını beklediler.
Osmanlı Ordusunda, Azaplar, Yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler merkez kuvveti teşkil ediyor ve Beyazıt tarafından kumanda ediliyordu. Merkez gücün yanında Sadrazam Çandarlı Ali Paşa, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi ve Musa Çelebi kumanda ettiği güçler eşlik ediyordu. Sol cenahta Süleyman Çelebi’nin komutasında Rumeli’den tedarik edilen birlikler bulunuyor, Sağ cenahta ise Vezir Kara Timurtaş Paşa komutasında Anadolu Beyliklerinden tedarik edilen birlikler hazır tutuluyordu. Mehmet Çelebi, Karakoyunlu Beyliğinden tedarik edilen ihtiyat kuvvetleriyle ordunun en gerisine konuşlanmıştı. Sol cenahın ihtiyatında, Beyazıt’ın kayınbiraderi Stefan Lazareviç’in komutasındaki 10 Bin kişilik Sırp gücü bulunuyordu. Ordunun sağ cenahının ihtiyatını ise Kara Tatar Süvarilerinden oluşuyordu.
Bunun üzerine Beyazıt, büyük bir hata yapıp kurt kapanı taktiğini tekrar uygulayarak Sipahilerle Filleri karşı karşıya getirdi. Savaşın en kanlı ve şiddetli anı o andı. Yeniçerilerin ok atışları ve Sipahilerin başarılı taarruzlarıyla Filler etkisiz hale getirilebilmişti ancak hem Sipahiler, hem Yeniçeriler çok ağır kayıplar verdiler. Fillerinin devre dışı kaldığını gören Timur, Şeyh Ömer Mirza komutasındaki birliklerini Yeniçerilerin üzerine gönderdi. Beyazıt, bu hamleye karşılık olarak Anadolu beyliklerinden toplanan Askerleri ve Kara Tatarları takviye etti. Ancak Kara Tatarlar, Timur ile savaş öncesinde anlaşmışlardı. Yeniçerilerin yanına gitmek yerine Rumeli ve Sırp askerlerinin arka cenahından ok atışlarıyla arkadan saldırdılar. Miran Şah ile Süleyman Çelebi birliklerinin arasında geçen çarpışmalarda takviye olarak gelen güçlerden Anadolu Beylikleri taarruz etmekteyken, Timur’un ordusuna bağlı Anadolu Beylikleri kendi bayraklarını açınca Beyazıt’a bağlı Anadolu beylikleri de Timur’un ordusundaki Anadolu Beyliklerinin safına geçerek Osmanlı ordusundaki dengeleri alt üst ettiler. Yeniçeriler ve Rumeli birlikleri, önce Kara Tatarlar, sonrasında Anadolu Beyliklerinin Timur’un safına geçmesiyle savaş alanındaki inisiyatiflerini kaybederek ağır kayıplar vermeye başladılar. Rumeli ve Sırp birlikleriyle Yeniçeriler dışındaki güçlerin kendilerine sırt çevirip Timur’un tarafına geçmesiyle Beyazıt tam anlamıyla sükûtu hayale uğradı. Osmanlı ordusunda, yalnızca Yeniçeriler ev Rumeli-Sırp birlikler Beyazıt’a sırt çevirmemiş ve savaşın sonuna kadar mücadele etmişlerdi.
Adım adım mücadeleyi kaybeden Osmanlı ordusu, mağlup olunan cephelerden çekilmeye başladılar. Timur, son emrini vererek Beyazıt’ın sağ ele geçirilmesini emredince sonuç almak için son taarruz başladı. Vezirler İsa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi ve Mehmet Çelebi, kuşatmayı yararak kaçmayı başardılar. Şehzadelerin kaçtığını fark eden Sırp Birliklerinin komutanı ve Beyazıt’ın kayınbiraderi olan Stefan Lazareviç, Beyazıt’a çekilmesi için tavsiyede bulunsa da, Beyazıt mücadele etmeye devam etti. Çatalpete’de emrinde 300 kişilik askeriyle atının sırtında çarpışarak Timur tarafından yakalandı ve esir edildi ve Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti için büyük bir hezimet olarak tarihe maloldu.
1400’lü yıllarda Osmanlı Balkanlar cenahında taarruzlarla hâkimiyetini sağlamış ancak Anadolu üzerindeki hâkimiyeti kesinleşmemişti. Her ne kadar Anadolu üzerinde hüküm sürüyor olsa da Selçuklular döneminde ortaya çıkan bağımsız beylik sistemi halen devam etmekteydi. Bu bakımdan Anadolu Birliğinin sağlanması ve beyliklerin tam anlamıyla ilhak edilerek Osmanlı tebaası haline getirilmesi gerekiyordu. Bu gereklilik üzerine Beyazıt, bir taraftan İstanbul kuşatmasına devam ederken diğer yandan Anadolu seferleri ile de Anadolu hâkimiyetini kesinleştirmeye çalışıyordu.
Ankara Savaşı Öncesi Tarafların Durumu
1. Beyazıt, 1390-1400 yılları arasında, Anadolu içlerine yaptığı seferlerle Konya, Niğde, Karaman, Develi, Sivas, Tokat ve Kayseri’de hâkimiyetini kesinleştirerek bu bölgelerde yaşayan Türk Beyliklerini Tebaası haline getirdi ve kurduğu merkeziyetçi yapıyla hem sınırlarını hem tebaasını arttırmış oldu. Bunun yanında, 1370 yılında kurulmuş olan Timur İmparatorluğu, giderek güçlenmiş ve İran coğrafyasının hâkimi durumuna gelmişti. Timur, kendisini İlhanlı Devletinin varisi sayarak Anadolu üzerinde hak iddia ediyordu. Anadolu Selçuklularının yıkılmasıyla Anadolu ve Orta Asya’da kalabalık kitlelerle dağınık şekilde yaşayan Türk beylikleri Osmanlı ile Timur İmparatorluğu arasında mücadele unsuru haline geldiler.
Ankara Savaşının Nedenleri
Bir yandan Beyazıt, bir yandan Timur, Anadolu üzerindeki beylikleri tebaası haline getirmeye çalışıyorlardı. Timur’un taarruzlarıyla yıkılan Celayir’in Sultanı Ahmet Han ve Karakoyunlu Devletinin hükümdarı Kara Yusuf, Timur’un eline geçmemek için Osmanlıya sığındılar. Timur, kendisinden kaçan Ahmet Han ve Kara Yusuf’un iade edilmesi için Beyazıt’a mektup göndererek esir edilmek üzere kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak Beyazıt, kendisine sığınan beyleri vermek istemeyince Timur ile Beyazıt arasında mektuplaşmalar başladı. Timur, ısrarla esirlerinin kendisine verilmesini istiyor ve tehdit ediyor, Beyazıt ise esirlerini vermeyi reddedip Timur’un meydan okumasına ağır sözler ve tehditlerle karşılık veriyordu. Karşılıklı tehdit ve hakaretlerle gerçekleşen bu mektuplaşmalar neticesinde Timur, Beyazıt’ın ele geçirdiği Sivas, Halep ve Şam’a istila etti ve esir iadesi meselesi savaşa dönüşmeye başladı. Timur, Sivas, Halep ve Şam’dan sonra Bağdat’a yönelince, Beyazıt da karşı taarruzla Timur’un hâkimiyeti altındaki Erzincan ve Kemah’ı istila etti. Bu karşılıklı taarruzlar büyük bir savaşı artık kaçınılmaz hale getirmişti. Yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde Timur, Beyazıt’a elçi göndererek Kemah’ın geri verilmesini, Ahmet Han ve Kara Yusuf’un iadesini ve Osmanlıların kendisine bağlanmasını talep etti. Bu talep, açıkça bir savaş ilanıydı.
Ankara Savaşının Tezahürü
Beyazıt’ın, söz konusu ağır taleplerini açıkça reddederek kendisini tehdit etmesi üzerine Timur, 140 Bin kişilik bir ordu hazırladı. Bu orduda Timur’a destek veren irili ufaklı 20 Sultanlıktan askerler ve Hindistan’dan temin edilen savaş filleri bulunuyordu. Beyazıt, Timur’un taarruza giriştiği haberini alınca, himayesi altındaki Türk Beyliklerinden oluşturduğu orduları hazırladı. Ancak bu ordu, Timur’un ordusunun karşısında sayıca oldukça zayıf kalıyordu. Özgün güçleri yetersiz kalınca Sırplardan asker desteği alarak ordusunun gücünü 85 Bin’e çıkartı ve Timur’un ordusunu karşılamak üzere Ankara’ya doğru harekete geçti. Beyazıt, Ankara’ya ulaştığında Timur’un Tokat cenahına yöneldiği haberini aldı. Bunun üzerine zaten sayıca az olan ordusunun mevcut gücünü de bölmek zorunda kaldı ve yaya güçlerini dağlık bölgelerdeki stratejik noktalara yerleştirerek süvarilerden oluşan güçlerle ormanlık araziye konuşlandı. Bu hareket Timur için büyük bir avantaj sağladı. Hızlı hareket kabiliyetine sahip olan güçleri, bu mücadelede Timur’un ordusunu yenilmez kılmaya yetiyordu. Beyazıt’ın hareket düzenini ve savaş tertibatını öğrenen Timur, şaşırtmak amacıyla güçlerini güneye, Kayseri’ye doğru kaydırdı. Beyazıt, Timur’u Tokat ve Sivas istikametinden beklerken, Timur Kayseri üzerinden Ankara’ya doğru ilerleyip şehri kuşattı. Timur’un Ankara’yı kuşattığını öğrenen Beyazıt, Savunma savaşı yapacakken taarruz etmek zorunda kaldı ve büyük bir hata yaparak Temmuz ayı sıcağında ordusunu Ankara’ya yürüttü. Hem sayıca az olan hem de Temmuz sıcağında susuz ve yorgun düşen Osmanlı ordusu, Ankara’ya ulaştığında, Timur beklemediği bu manevra karşısında kuşatmayı kaldırarak daha kuzeye, Ankara Savaşının gerçekleşeceği Çubuk Ovasına çekildi.
Beyazıt, Timur’un ordusunu çok hızlı bir şekilde takip ederek kuzeye yöneldiğinde Timur ordusunu emniyetsiz ve askerlerin istirahat ettiği bir anda yakaladı. Ancak Beyazıt’ın ordusu yoğun sıcak altında sürdürdüğü sürek takip sonrasında yorgun düşmüş ve susuz kalmıştı. Durumu mahiyetiyle istişare eden Beyazıt, hemen taarruz edip sonuç alma tekliflerine karşın, bu hareketin mertçe olmayacağını düşünerek askerlerini dinlendirmeyi tercih etti. Nihayet Timur, Beyazıt’ın geldiğini haber alınca ordusunu teyakkuza geçirip savaş tertibi aldı. Osmanlı ordusu da istirahat edip su ihtiyacını giderdikten sonra savaş düzeni alarak hazırlıklarını karşılıklı olarak tamamlanmasını beklediler.
Ankara Savaşında Osmanlının Durumu
Osmanlı Ordusunda, Azaplar, Yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler merkez kuvveti teşkil ediyor ve Beyazıt tarafından kumanda ediliyordu. Merkez gücün yanında Sadrazam Çandarlı Ali Paşa, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi ve Musa Çelebi kumanda ettiği güçler eşlik ediyordu. Sol cenahta Süleyman Çelebi’nin komutasında Rumeli’den tedarik edilen birlikler bulunuyor, Sağ cenahta ise Vezir Kara Timurtaş Paşa komutasında Anadolu Beyliklerinden tedarik edilen birlikler hazır tutuluyordu. Mehmet Çelebi, Karakoyunlu Beyliğinden tedarik edilen ihtiyat kuvvetleriyle ordunun en gerisine konuşlanmıştı. Sol cenahın ihtiyatında, Beyazıt’ın kayınbiraderi Stefan Lazareviç’in komutasındaki 10 Bin kişilik Sırp gücü bulunuyordu. Ordunun sağ cenahının ihtiyatını ise Kara Tatar Süvarilerinden oluşuyordu. Ankara Savaşında Timur Devletinin Durumu
Timur Ordusu ise, ordu merkezinde Timur’un komutasındaki güçler, Sağ cenahta Miran Şah, Sol cenahta Şahruh Mirza ve Halil Sultan’ın güçleri bulunuyordu. Ayrıca Hindistan’dan getirtilen 32 zırhlı savaş fili ordunun en önünde sıralanmıştı. Muhammed Mirza, ana ordunun gerisinde ihtiyat olarak konuşlanmış, beraberinde Harezm ve Maveraünnehir’den tedarik edilen zırhlı süvari alayları ile Pir Muhammed ve İskender Mirza yer alıyordu. Ordunun sol cenahını Emir Celal İslam, sağ cenahında Şeyh Ömer Mirza tarafından kumanda ediliyordu. Aydınoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları, Menteşoğulları ve diğer küçük Anadolu Beylikleri de sağ cenahın önünde konuşlanmışlardı.Ankara Savaşının Gelişimi
İki tarafta tüm hazırlıklarını tamamlayıp 28 Temmuz sabahı, sabah namazından sonra savaş düzeni aldılar. Beyazıt, Niğbolu savaşında kullandığı Kurt Kapanı (Hilal) taktiğini uygulamak için ordunun en önünde yer aldı. Beyazıt, kendisine bağlı Azaplarla birlikte çalılık ve otluk bir düzlük üzerinden hücum ederek ilk taarruzu başlattı. Ancak bodur ağaçlar ve çalılıklar, ileri taarruz için hızı yavaşlatan bir etkendi. Öncü kuvvetlerin taarruza kalktığını gören Timur, ilk karşılığı okçularla verdi. Timur’un ordusundan gelen yoğun oklar, çalılıklar ve otluklar sebebiyle yavaşlayan Azaplar üzerinde etkili olunca Azaplar, ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. İlk hamlesi başarılı olmayan Beyazıt, Yeniçeriler ve Sipahilerden oluşan güçlerine taarruz emri verdi. Timur, ilerleyen yaya kuvvetlerine karşı savaşçı fillerini ve ormanlık alan içerisinde gizlenen süvarileri görevlendirince avantaj yine Timur’un güçlerinin eline geçti. Mirah Şah’ın birlikleri de Süleyman Çelebi komutasındaki birliklerin üzerine taarruz edince zor durumda kalan Süleyman Çelebi birliklerine Merkez güçte yer alan Yeniçeriler yardıma gitti. Sayıca az olan Osmanlı ordusu, Yeniçerilerin ordu merkezinden ayrılmasıyla ikiye bölündü ve Timur’un savaşçı filleri daha da ileri sürmesiyle sağdan, soldan ve ön cepheden hücum eden güçlere karşı yeterli direnişi gösteremedi. Üstelik Osmanlı ordusu, savaşçı fillerle ilk kez karşılaşıyorlardı. Fillere karşı nasıl bir taktik izleyeceğini bilmeyen Osmanlı ordusu, karşı koyulmaz fillerin taarruzları karşısında disiplin ve düzenini kaybetmeye başlamıştı.Bunun üzerine Beyazıt, büyük bir hata yapıp kurt kapanı taktiğini tekrar uygulayarak Sipahilerle Filleri karşı karşıya getirdi. Savaşın en kanlı ve şiddetli anı o andı. Yeniçerilerin ok atışları ve Sipahilerin başarılı taarruzlarıyla Filler etkisiz hale getirilebilmişti ancak hem Sipahiler, hem Yeniçeriler çok ağır kayıplar verdiler. Fillerinin devre dışı kaldığını gören Timur, Şeyh Ömer Mirza komutasındaki birliklerini Yeniçerilerin üzerine gönderdi. Beyazıt, bu hamleye karşılık olarak Anadolu beyliklerinden toplanan Askerleri ve Kara Tatarları takviye etti. Ancak Kara Tatarlar, Timur ile savaş öncesinde anlaşmışlardı. Yeniçerilerin yanına gitmek yerine Rumeli ve Sırp askerlerinin arka cenahından ok atışlarıyla arkadan saldırdılar. Miran Şah ile Süleyman Çelebi birliklerinin arasında geçen çarpışmalarda takviye olarak gelen güçlerden Anadolu Beylikleri taarruz etmekteyken, Timur’un ordusuna bağlı Anadolu Beylikleri kendi bayraklarını açınca Beyazıt’a bağlı Anadolu beylikleri de Timur’un ordusundaki Anadolu Beyliklerinin safına geçerek Osmanlı ordusundaki dengeleri alt üst ettiler. Yeniçeriler ve Rumeli birlikleri, önce Kara Tatarlar, sonrasında Anadolu Beyliklerinin Timur’un safına geçmesiyle savaş alanındaki inisiyatiflerini kaybederek ağır kayıplar vermeye başladılar. Rumeli ve Sırp birlikleriyle Yeniçeriler dışındaki güçlerin kendilerine sırt çevirip Timur’un tarafına geçmesiyle Beyazıt tam anlamıyla sükûtu hayale uğradı. Osmanlı ordusunda, yalnızca Yeniçeriler ev Rumeli-Sırp birlikler Beyazıt’a sırt çevirmemiş ve savaşın sonuna kadar mücadele etmişlerdi.
Adım adım mücadeleyi kaybeden Osmanlı ordusu, mağlup olunan cephelerden çekilmeye başladılar. Timur, son emrini vererek Beyazıt’ın sağ ele geçirilmesini emredince sonuç almak için son taarruz başladı. Vezirler İsa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi ve Mehmet Çelebi, kuşatmayı yararak kaçmayı başardılar. Şehzadelerin kaçtığını fark eden Sırp Birliklerinin komutanı ve Beyazıt’ın kayınbiraderi olan Stefan Lazareviç, Beyazıt’a çekilmesi için tavsiyede bulunsa da, Beyazıt mücadele etmeye devam etti. Çatalpete’de emrinde 300 kişilik askeriyle atının sırtında çarpışarak Timur tarafından yakalandı ve esir edildi ve Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti için büyük bir hezimet olarak tarihe maloldu.
7 Temmuz 2016 Perşembe
II. DÜNYA SAVAŞI (1939-1945)
II. DÜNYA SAVAŞI (1939-1945)
İnsanlık, o zamana kadarki tarihinin en büyük felaketi olan I. Dünya Savaşı'nın ardından barışın önemini daha iyi anladı. Her ne kadar halk bazında barış ön plana çıkmışsa da pek çok ülkenin siyasi kadroları hala çeşitli hülyalarından vazgeçemediler.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra dünya devletleri yeni bir savaşın çıkmasını önlemek, uluslar arası güvenliği ve barışı korumak ve bunun devamlılığını sağlamak için bazı teşebbüslerde bulunmuşlardı.
Bunların birincisi 10 Ocak 1920'de resmen kurulan Milletler Cemiyeti'dir. Merkezi Cenevre'dir. Cemiyetin asıl üyeleri I. Dünya Savaşı'nın galip devletleridir. Sonradan diğer devletler de cemiyete katılmıştır. Türkiye de 1932'de cemiyete üye olmuştur.
İkincisi 16 Ekim 1925'te Almanya, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında imzalanan Lokarno Antlaşması'dır. Bu antlaşma ile Almanya Batı sınırlarının sürekliliğini kabul etmiş, Polonya ve Çekoslavakya sınırları için güvence vermiştir.
Üçüncüsü ABD Dışişleri Bakanı Kellog'un önerisi doğrultusunda 27 Ağustos 1928'de Paris'te imzalanan Kellog Paktı'dır. İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya ve ABD arasında imzalanan bu pakta 8 Temmuz 1929'da Türkiye dahil belli başlı büyük devletler katılmıştır. Bu pakt ile savunma anlayışına dayanmayan savaş, kanun dışı sayılmıştır. Tüm bunlara rağmen II. Dünya Savaşı'nın çıkması önlenememiştir.
I. Dünya Savaşı'nın devletler arasındaki dengeleri alt üst etmesi savaştan sonra huzursuzluğu daha da arttırdı. Dünya barışını korumak amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti'nin İngiltere'nin güdümünden çıkamaması bu örgüte karşı duyulan güvensizliği arttırdı.
I. Dünya Savaşı'nın ardından kısa sürede toparlanan Almanya, Versay Antlaşması ile uğradığı mağduriyetini gidermek için politikasını değiştirdi. I. Dünya Savaşı sonunda Almanya'nın İngiltere ve Fransa'ya duyduğu nefret doruk noktaya ulaştı. Milliyetçi akımların güçlendiği Almanya'da halk idarecileri ile toparlandı. Versay Antlaşması'nın ağır koşullarına rağmen on yılda tekrar güçlenmeyi başardı. Gücünü arttıran Almanya, Versay Antlaşması'nı iptal ederek hızla silahlandı. Nazi Partisi'nin iktidara gelmesinin ardından saldırgan bir politika izlemeye başladı. 1930'lardan itibaren Dünya barışını tehdit etmeye başlayan Almanya'nın diktatör lideri Hitler Avusturya ve Çekoslavakya'yı işgal ederek savaş sürecini başlattı.
II. Dünya Savaşı'nın çıkmasında Almanya'nın dışında İtalya'nın izlediği saldırgan politika da etkili olmuştur. I. Dünya Savaşı'nın galiplerinden olmasına rağmen İtalya savaşta umduğunu bulamadı. İtilaf Devletleri İtalya'yı bol vaadlerle yanlarına çekmişlerdi. Savaş bittiğinde sözlerinde durmayan İtilaf Devletleri'nin İtalya'yı savaşın ganimetleri paylaşılırken tasfiye etmek istemeleri İtalya'nın tepkisine neden oldu. Savaş sonrasında İngiltere ve Fransa'dan giderek uzaklaşan İtalya, diktatör lideri Mussolini'nin yönlendirdiği saldırgan politika ile Almanya'nın yanında yer aldı. Almanya ile birlikte hareket eden İtalya, bir yandan Libya'dan Afrika'nın iç kesimlerine doğru ilerlerken diğer yandan da Habeşistan'ı işgal etti. İtalya'nın Arnavutluk'u kontrol ederek Balkanlara girmesi bölgedeki huzursuzluğu arttırdı.
I. Dünya Savaşı sırasında Uzakdoğu'daki egemenlik sahasını genişleten Japonya savaştan sonra bölgenin tek hakimi olma arzusuna kapıldı. Savaş sonunda İngiltere'nin Uzakdoğu'dan büyük ölçüde çekilerek Ortadoğu'ya kayması Uzakdoğu'da bir boşluk meydana getirdi. Bu boşluğu doldurmak amacıyla Japonya ve ABD arasında başlayan rekabetten üstün çıkan Japonya bölgeye hakim oldu. Daha sonra Çin topraklarına saldıran Japonya, Almanya ve İtalya ile ittifak kurdu.
BLOKLAŞMA
Miğfer Devletler
|
Müttefikler
|
Almanya
|
İngiltere
|
İtalya
|
Fransa
|
Japonya
|
SSCB
|
ABD
|
II. DÜNYA SAVAŞI'NIN NEDENLERİ
1- 1919 Versay Antlaşması ile Avrupa'daki sorunların çözümlenememesi, Almanya'nın bazı yükümlülükler altına sokulması
2- Almanya'nın I. Dünya Savaşı'ndaki kayıplarını telafi etmek istemesi
3- Fransa'nın I. Dünya Savaşı'ndan sonra elde ettiği çıkarlarını korumak istemesi
4- Almanya'nın I. Dünya Savaşı'nda askersiz hale getirilen Ren bölgesine asker çıkarması
5- Almanya, Fransa ve İngiltere arasında dünya siyasetinin yürütülmesi konusunda çatışmaların yaşanması
6- Rusya'nın komünist rejimi dünyaya yayma isteği ile taraflar arasındaki rekabeti kışkırtması
7- Rusya'nın yayılmacı (emperyalist) politikası
8- Almanya'nın 1 Eylül 1939'da Polonya'yı işgale başlaması üzerine İngiltere ve Fransa'nın 3 Eylül 1939'da Almanya'ya savaş ilan etmesi
9- İtalya'nın emperyalist yayılma politikası ve 1936'da Habeşistan'ı işgal etmesi
Almanya'nın 1939'da Avusturya ve Çekoslavakya'yı işgaliyle başlayan savaş, Fransa ve İngiltere'nin Almanya'ya savaş ilan etmesiyle Dünya Savaşı şekline dönüşmüş ve savaş, Avrupa'dan Uzak Doğu'ya, Afrika'dan Amerika'ya kadar bütün dünyaya yayılmıştır.
CEPHELER
1- Batı Cephesi: Almanya, Polonya meselesini çözdükten sonra Danimarka ve Norveç'i de alarak batıya yönelmiş, Hollanda, Belçika, Çekoslavakya'yı işgal etmiş ve 14 Haziran 1940'ta Paris'e girmiştir. 22 Haziran 1940'ta Fransa'yla Campiegne Mütarekesi'ni imzalamış ve Fransa teslim olmuştur. Ancak İngiltere'yi işgal edememiştir.
2- Kuzey Afrika Cephesi: Habeşistan'ı ve Eritre'yi işgal eden Almanya'nın müttefiği İtalya, 13 Eylül 1940'ta Paris'e girmiştir.
3- Balkan ve Rus Cephesi: Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'ı kendi yanına çeken Almanya, Yugoslavya'yı da işgal etmiş, İtalya'da Yunanistan'a girmiştir. Böylece 1941'de Balkanlara, Doğu Akdeniz ve Ege'ye hakim olmuştur. Savaşların başından itibaren Almanya'nın yanında yer alan Rusya, Balkanların işgalini tepkiyle karşıladı. Almanya, kıta Avrupa'sında kontrolü ele geçirdi, ancak İngiltere'ye beklenen darbeyi bir türlü vuramadı.
4- Uzak Doğu Cephesi: Bu cephede Japonya, Mançurya ve Hindiçin'i işgal ederek başlangıçta bazı başarılar elde ettiyse de 1942'den itibaren durum tersine döndü.
1941 yılında savaş alanı yeni katılmalarla hızla genişledi. Rusya ve ABD İngiltere'nin yanında yer alırken, Japonya da Almanya yanında savaşa girdi.
I. Dünya Savaşı'nda olduğu gibi II. Dünya Savaşı'nda da ABD savaşın seyrini değiştirmiştir. ABD'nin ekonomik desteğinin ardından İngiltere yanında savaşa girmesi Miğfer grubunun işini zorlaştırmış ve onları teker teker savaştan çekilmek zorunda bırakmıştır.
Önce 3 Eylül 1943'te İtalya mütareke imzalayarak savaştan çekilmiştir.
İtalya'nın savaş dışı kalmasından etkilenmeyen Almanya, Rus ordularına üstünlük sağlayarak Moskova önlerine kadar ilerledi. 1943 yılına kadar savaşı kontrolünde bulunduran Almanya bu tarihten itibaren sarsılmaya başladı. Kaynakları tükenen Alman orduları iklim koşullarının da etkisiyle Moskova önlerinde Rus ordularına yenildi. 1943 yılından itibaren karşı saldırıya geçen Rus orduları 1945 yılında Almanya'ya kadar ulaştı.
Almanya doğudan Rusya tarafından sıkıştırılırken batıdan da İngiltere, Amerika ve Fransa Normandiya Çıkartması'nı yaparak 1945 yılında Almanya'yı teslim aldılar.
Almanya'nın teslim olmasından sonra müttefik devletler Japonya'ya yüklendiler. Bir türlü çökertilememesi üzerine Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombaları ile şok olan Japonya'nın 10 Ağustos 1945'te teslim olması ile savaş bitti.
II. DÜNYA SAVAŞI'NIN SONUÇLARI
1- Demokrasi-Diktatörlük mücadelesi olarak görülen savaşı demokrasiyi savunan devletler (Rusya hariç) kazandılar.
2- Almanya ve İtalya'nın yenilmesiyle ırkçı akımlar etkisini kaybetti.
3- Sömürgecilik dönemi sona ermeye başladı ve savaştan sonra sömürülen devletlerden pek çoğu bağımsızlık kazandı (Hindistan, Pakistan, Cezayir, Libya vb.).
4- Rusya, komünist rejimini Orta ve Doğu Avrupa ile Çin'e taşıdı.
5- Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler Teşkilatı adı ile tekrar kuruldu.
6- Rusya ve ABD dünyanın en büyük iki devleti haline geldi. Soğuk savaş dönemi başladı.
7- Almanya, Doğu ve Batı Almanya olmak üzere ikiye bölündü.
8- Almanya ve İtalya'nın işgal ettiği Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri Rusya'nın denetiminde yeniden kuruldu.
9- II. Dünya Savaşı sonunda dengeler Yalta Konferansı ile yeniden kurulmaya çalışıldı.
10- Devletler arasındaki rekabet savaştan sonra da devam etti.
11- 1948 yılında Filistin topraklarında İsrail Devleti kuruldu.
12- Türk-Amerikan ilişkileri gelişti.
13- Savaşta milyonlarca insan öldürüldü, kalanlar da büyük sıkıntılar çekti.
TÜRKİYE'NİN SAVAŞTAKİ TUTUMU
II. Dünya Savaşı daha başlamadan önce Türkiye gerekli hazırlıkları yapmıştı. Savaş başladığında tarafsız kalan Türkiye her an savaşa girecekmiş gibi hazırlık yaparken savaşın dışında kalabilmek için de dikkatli bir politika izledi. Her iki taraf da Türkiye'yi yanlarına çekmek için baskı yapıyorlardı. Almanya'nın Balkanlara dayanması Türkiye'de ciddi tedirginlik doğurdu. Alman tehdidine karşı sınıra yığınak yapan Türk ordusu teyakkuza geçirilirken siyasi çözüm arayışları hızlandı. Ankara'da yapılan Türk-Alman görüşmeleri sonucunda bir saldırmazlık antlaşması imzalandı. Antlaşma ile Almanya Türkiye'ye saldırmama garantisi verdi. Türkiye de tarafsız kalacağı garantisini verdi. Saldırmazlık antlaşmasına rağmen Türkiye üzerindeki baskılar devam etti. Savaşın bitimine yakın 23 Şubat 1945'te Türkiye, Japonya ve Almanya'ya savaş ilan etti. Bu tarihte savaşın sonucu belirmişti. Demokratik Avrupa devletleri ile birlikte hareket etme düşüncesi ve Birleşmiş Milletlere üye olma fikri, Türkiye'nin savaşa girmesinde etkili olmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)